GADİR HUMM GÜNÜ VEDA HUTBESİ / 07 Temmuz 2023, Cuma

İslam tarihinde önemliliği açısından hiç benzeri olmayan hadise Veda Haccı’ndan sonra gerçekleşen Gadir Humm günü olmuştur. Hicretin onuncu yılında Peygamber Efendimiz, şanı yüce olan Allah tarafından hac etme buyruğunu aldıktan sonra bütün Müslümanları beraberinde toplu olarak Beytullah’ı (Kâbe’yi) Mekke’de ziyaret etmek için davet eder. Etrafta yaşayan bütün Müslümanlar bu davetten haberdar edilir. Herkesin Medine’de bir araya gelmesi için talimat verilir.

         Tarihçilerin aktardıkları haberlere göre veda haccına katılan Müslümanların sayısı 80 bin ile 124 bin arasındadır. Medine’nin dışından, yol üzerinde ve Mekke’den katılan hacılar bu rakamlara dâhil edilmemiştir. Peygamber Efendimiz bu kalabalık Müslüman topluluğu ile Medine’den Mekke’ye hareket eder.

          Peygamber Efendimiz, “Veda Haccı” olarak bilinen bu hacda Müslümanlara üç önemli hutbede (hitapta) bulunur. Peygamber Efendimiz yakın zamanda dünyadan ayrılacağını bildiği için bütün Müslümanların bir arada olup, ondan önemli olan hitabını dinlemelerini sağlamıştı. Peygamber Efendimiz iki hutbesini Mekke’de halka hitaben buyurur. Bu hutbelerde halkın toplumsal yaşantısına değinerek vasiyette bulunur.

        Kadınların toplum içinde haklara sahip olduklarını ve en önemlisi kadın erkek üzerinde de bazı haklara sahip olduğuna dair beyanda bulunur. Cahiliye (İslamiyet öncesi) zamanın da gerçekleşen bütün olayların Müslümanlar arasında hesaplaşma veya intikam almak için geçersiz olduğuna dair tembihte bulunur.

         Müslümanların arasında herhangi milli özelliğin veya sınıflaşmanın olmadığını ve her milletin Müslüman olarak aynı değere sahip olduğuna dair beyanda bulunur. İnsanların rengine veya ırkına göre ölçümlerinin gerektiğine dair işaret buyurur. Peygamber Efendimiz haccı ashabı ile ifa ettikten sonra Yemen’de bulunan Hz. Ali askerleri ile Mekke’ye ulaşır.

Peygamber Efendimiz, Hz. Ali’yi gördüğünde çok sevinir ve onu alnından öper kucaklaşır. Yemen’de Hz. Ali ile beraber olan bazı sahabeler Mekke’de halkın içinde Hz. Ali hakkında kötü laflar sarf ederek, dedikodu yaparlar. Peygamber Efendimiz bu dedikoduları haber aldığında halkı toplayarak onlara hitaben şöyle buyurur:

     Ali hakkında kötü bir şey söylemeyin! Ali, Allah’ın yolunda katıdır, hak olandan ayrılmaz!...” (Hakim Mustedrik)

Peygamber Efendimiz hacdan sonra Medine’ye doğru kalabalık ashab topluluğu ile yola çıkar. Müslümanlar Peygamber Efendimiz ile toplu oldukları halde Cebrail aleyhisselam vahiy ile iner. Şanı yüce Allah bu vahiyde şöyle buyurdu:

         “Ey Peygamber! Allah’tan sana indirilen emri bildir! Şayet bu emri bildirmezsen elçiliğini eda etmemiş olursun ve Allah seni insanların şerrinden korur!” (Maide Suresi Ayet 67)

Peygamber Efendimiz bu emri aldığında, sel sularından oluşmuş bir gölün etrafına varmıştı. Bu gölün adı Humm’dur. Gadir kelimesi Arapça’dan Türkçe’ye çevrilince göl anlamı çıkar. Böylece bu yerin Arapçası “Gadir-i Humm” Türkçesi ise “Humm Gölü” Olarak zikredilir.

(bu ayetin Hz. Ali’nin Hz. Peygamberimizden sonra müminlerin üzerine emir sahibi olduğuna dair tebliğ edilmesi için indiğini zikreden orada bulunan bazı muteber âlimler:

* Hafız Ebu Said “Ed-Diaraye”

* Hafız Hakim el-Hasakani “Şevahid et-Tenzil”

* Hafız Ebu Kasım “Tarih”

* Fahreddin er-Razi “Tefsir’ul-Kebir” gibi on dört Alimin beyanıdır. )

Bu vahiy bildirilince Peygamber Efendimize, Hz. Peygamber ashabın toplanmasını ister.

         Hicretin onuncu yılının Zilhicce ayının 18. Günü, bu ayet Peygambere Gadir Humm yerinde inmişti. Peygamberimiz bu emri aldığında, ashabın ileride olanların geri gelmesi ve geride olanların ona yetişmesi için haber göndermişti. Peygamber efendimiz, gölün etrafında bulunan büyük ağaçların altında kendisine bir gölgeliğin yapılması için eshabına talimat vermişti. Bütün hacılar gölün etrafına toplandıklarında ibadet için çağrıda bulunulmuş ve herkes toplu olarak Peygamber ile birlikte ibadetlerini yerine getirmişlerdi, gün öyle vaktiydi ve yakıcı bir sıcak vardı.

Müslümanların çoğu, yere oturabilmek için altlarına elbiselerini sermişlerdi. Peygamber efendimiz ibadetten sonra, kendisi için deve hamutlarından yapılan yüksek bir yere çıkar ve yanına da Hz. Ali’yi alır.

Herkes O’nu iyi görebilmesini ve duyabilmesini ister. Hz. Peygamber o yükseklikte Allah’ı hamd ve sena ettikten sonra, yüksek bir sesle hutbesine (hitabına) şöyle devam eder:

“Ey insanlar! Allah’ın katına davet edildim, yakında aranızdan ayrılacağım ve bu davete hiç şüphesiz icabet edeceğim! Ben kendi açımdan sorumluyum, siz de sorumlusunuz. Buna ne dersiniz.?”

Bütün hazır olanlar ise şöyle ses verdi: “Şahid oluruz ki, Sen tebliğde, nasihatta ve mücadelede bulundun. Buna karşılık Allah, Seni mükâfatlandırsın!”

         Bunun üzerine Peygamber Efendimiz hutbesine şöyle devam etti:

Allah’tan başka bir ilah olmadığına, benim de Allah’ın elçisi olduğuma, cennetin, cehennemin şüphesiz olarak gelecek olan hesap saatinin, bütün ölülerin dirilip hesaba sorulacağının hak olduğuna dair şahid oluyor musunuz!

Toplum hep birden: “ evet, şahid oluruz!” dediler. Peygamberimiz şöyle devam etti:

         “Ey Allah’ım! Sen şahid ol! Ey insanlar, benim dediklerimi hepiniz duyuyor musunuz?” yine tüm ashab hep birden: “ Evet, duyuyoruz!”

          Peygamber hitabına devam etti:

“Ey insanlar! Ben sizleri Kevser havuzunun başı ucunda bekleyeceğim! Bu havuzun genişliği Busra (Şam’a yakın bir yerin adıdır) ve San’a (Yemen’deki bir şehir) arasındaki mesafe kadardır! Bu havuzun etrafında yıldızların sayısı kadar kadeh vardır. Sizin aranızda bırakacağım değeri ağır iki emanete karşı tutumuzu göreyim!”

Toplumun arasından biri ayağa kalkarak şöyle dedi: “Bu değeri ağır olan iki emanet nedir?”

         Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:

“Emanetlerin biri Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim’dir. Bir tarafı şanı Yüce Allah’ın elinde ve öbür tarafı da sizin elinizdedir. Öbür emanetim ise Ehl-i Beyt’imdir! İkisine tutunursanız asla doğru yoldan çıkmayacaksınız. Latif ve haberdar olan Allah bana, iki emanet hususunda; ikisinin bana Kevser havuzuna ulaşıncaya kadar asla birbirinden ayrılmayacaklarını bildirdi! Bu iki emanetin sakın önüne geçmeyiniz ve sakın onlardan uzak olmayınız! Aksi taktirde yok olup gidersiniz!

Bunun üzerine yanında duran Hz. Ali’nin elini tutarak o kadar havaya kaldırdı ki, ikisinin koltuk altları herkese göründü ve şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! İnsanların içinde müminlerin üzerine kim emir sahibidir?”

Ashab-ı cevap verdi dediler ki; “Bunu Allah ve Peygamberi daha iyi bilir!”

         Hz. Muhammed Mustafa şöyle buyurdu:

“Allah benim emir sahibimdir! Ben de müminlerin üzerine kendi nefislerinden ziyade emir sahibi (Mevlası) isem, biliniz ki, bu Ali de o kişinin üzerine emir sahibidir (Mevlasıdır)!”

        Peygamber Efendimiz bunları buyurduktan sonra Hz. Ali’nin elini bırakarak iki elini havaya kaldırıp şöyle buyurdu: “Ey Allah’ım! Ali’yi böyle kabul edene Sen dost ol ve onu inkâr edene de düşman ol! Ali’yi seveni Sen de sev ve onu sevmeyeni de Sen sevme; Ali’ye yardımcı olana Sende yardımcı ol ve O’nu terk edeni de Sen terk et; hakkı da Ali nerede olursa olsun onunla beraber kıl! Burada hazır olanlar, hazır olmayanlara söylediklerimi bildirsin!”

         Peygamber efendimizin bu tebliğinden sonra Cebrail aleyhisselam şu ayeti kerime ile inmişti: “Bugün dininizi ve nimetimi üzerinize tamamladım ve İslam’ı size din olarak rıza gördüm.” (Maide Suresi Ayet 3)

Allah’ın elçisi bu ayeti aldığında şöyle buyurdu:

“Allah Yüce’dir! Dinin ve nimetin bizim üzerimize tamamlanmasına; Rabbimin benim Peygamberliğime rıza göstermesine ve Ali’nin benden sonra emir sahibi olmasından dolayı Allah’a şükürler olsun!” (İbni Cerir et-Tabari, “Velayet”)

Peygamberimiz, Ehl-i Beyt’ten gelen haberlere göre Gadir Humm günü ümmetimin en faziletli bayram günüdür!

Şanı Yüce olan Allah bu günde kardeşim Ali’yi benden sonra ümmetime önder olarak tanıtmamı emretmişti. Ümmetim Ali ile hidayet bulması için bu emir inmişti. Bu mübarek günde şanı Yüce olan Allah, dini ve ümmetim üzerine olan nimetini tamamlamıştı; aynı zamanda İslam’ı din olarak bize rıza görmüştü. Ey insanlar! Bilin ki; Ali bendendir, bende Ali’denim! Kendisi benim özümdendir ve kendisi benden sonra halkın üzerine imamdır! Kendisi ümmetimin ihtilafa düştüğü konularda onlara açıklık getirecek kişidir! Ali, müminlerin emiri, tertemiz olan insanların önderidir. Arılar içinde arıbeyi nasıl ise kendisi müminlerin içinde aynısıdır. Kendisi vasilerin en hayırlısıdır. Kendisi âlemlerin içinde en hayırlı olan kadının Fatıma’nın kocasıdır ve kendisi hidayet imamlarının (on iki İmam) babasıdır’ ey İnsanlar! Ali’yi seveni ben severim, Ali’yi sevmeyeni ben sevmem; Ali’yi makamında sayanı ben de sayarım, Ali’yi istemeyeni ben de istemem. Ali’yi cefa gösterene bende cefa gösteririm, Ali’yi kabul edip ona dost olana ben de dost olurum ve Ali’ye düşman olana bende düşman olurum!

         Ey insanlar! Ben hikmet şehriyim, Ali de onun kapısıdır! Şehir’e ise ancak kapısından geçilir! Beni sevdiğini söyleyip Ali’yi sevmeyen kişi bana sevgisinde yalancıdır. Ey insanlar! Beni peygamber olarak gönderene ve beni bütün varlığın üzerinden seçene yemin olsun ki, Allah göklerde meleklerine karşı Ali’yi seçtiğini bildirdikten sonra ancak bende sizlere Ali’nin önderliğini tebliğ ettim! Allah, meleklerine da Ali’nin velayeti vacip kılmıştır. (Şeyh Saduk “Amal”-Meclisi “Bihar’ul-Envar”-Kadı Ebu Hanife Nu-man “Şerh el-ahbar)

Eshabın içinde halis imana sahip olanlardan biri o münafık olan eshabın kendi aralarında konuştuklarını duyduğunu, onların İmam Ali’nin biatı hakkında dediklerini Hz. Peygambere iletir. Bu münafıkların kendi aralarında yaptığı konuşmaya göre, Peygamberimiz vefat ettiğinde Hz. Ali’ye vermiş oldukları bağlılık yeminini (biatı) bozacaklardı.

Peygamber efendimiz bu münafıkları huzuruna çağırıp, kendi aralarında dediklerini onlara söylendiğinde, hepsi böyle bir şeyi demediklerine dair yemin ettiler.

Hz. Peygamber bu münafıkları uyardı ve Hz. Ali’ye karşı bağlı kalmaları için tembihte bulundu. Aksi takdirde dinden çıkıp kâfir olacaklarını ve kıyamete kadar lanetleneceklerini söyledi.

İşte bu münafıklar, Peygamber efendimiz daha hasta yatağında iken ihtilafı başlatmış ve Peygamberimizin vasiyetine ve Allah’ın emrine karşı asi olmuşlardı. (Ali bin İbrahim “Tevsir” )

Hz. Peygamber eshabı ile Medine’ye geri döndüğünde Haris bin Nu-man adında bir kişi, Gadir Humm gününde Peygamber efendimiz söylemiş olduklarını duyup ondan sormak için gelmişti.

Peygamber efendimiz; kendisinden başka ilah olmayan Allah’a  yemin olsun ki, Ali hakkında sizlere tebliğ ettiğim Allah tarafından bana emredildi.

Bu sözlerden sonra inanmayanlarda artık iman etmişlerdi ki, Velayeti Nur İmam Ali idi.

ALEVİ İSLAM İNANÇ HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI

Ayrıntılı Bilgi İçin; Alevi İslam İnanç Hizmetleri Sayfasını Takip Ediniz  https://www.aleviislaminanchizmetleri.org/