Musahiblik Cemine Gelmeden Önce Yerine Getirilmesi Gerekenler
Musahibler eşleri ile beraber yıllık abdestlerini şöyle alırlar: Çalıştığı müessesenin işçisi ve memurundan, evinin bulunduğu yerdeki komşulardan, kendisinin Allah yolunda gideceğinden, haklarını helâl etmelerini talep ederler. Borçları var ise verirler, kırgınlıkları var ise giderirler ve kalplerini temiz tutmaya özen gösterirler ki yaradanına lâyık olalar! (A.UĞURLU, Alevilikte Cem ve Musahiblik, s. 78).
Bunlar yerine getirildikten sonra musahibler kurban keserler. Kurban lokması pişirilirken cem ibadeti başlar. Musahiblik cemi/erkânı bittikten sonra gelen cem halkına lokma olarak dağıtırlar. Alevilikte cömertlik esastır. Böylece kurban kesip lokma olarak dağıtanlar cömertler arasına karışmış sayılırlar. Aleviler cömertliğin İmam Ali’ den kaldığına inanırlar. Bu durumu Ahmet Uğurlu Dede çok defa şu dörtlükle ifade etmiştir:
Hâl içinde hâl imişsin
Sır içinde sır imişsin
Cömert Ali derler sana
Dedikleri kadar var imişsin
Görgü Cemine Giriş: Dar-ı Mansur Olma Erkânı
Evvela musahib olacak canlar belde kemerbest, başlar örtülü olacak şekilde pir ya da mürşid huzuruna çıkarlar. Post üzerinde niyaz ederek edep erkân yani diz üstü otururlar. Tüm bu şartlar yerine getirildikten sonra cemi yöneten dede musahib olacak canları sorgudan geçirir, buna Dar-ı Mansur Olma Erkânı da denir.
Mürşid/dede sorguya başlar:
‘’Büyük Atatürk’ ün kurduğu cumhuriyete bağlı kalacağınıza, elinize, belinize, dilinize sahip olacağınıza, birbirinizin eşlerini ahiret bacısı göreceğinize ikrâr olsun mu?’’
‘’Olsun!’’ denilir ve avuç içlerine secdeye inerek, niyaz olunur. Dedenin/Mürşidin sorgusu devam eder...
‘’Vatan borcu hak mıdır?’’
Niyaz ederler. (Bundan sonra mürşidin/dedenin tüm sorularına niyaz ederek onayladıklarını bildirirler.)
Dede sorularına devam eder:
‘’Rehber, pir, mürşit hakkı hak mıdır?’’
‘’Muharrem orucu hak mıdır?’’
‘’48 Cuma gecesi ibadeti hak mıdır?’’
‘’Ata (ana-baba) hak mıdır?
‘’Kuran-ı Azimüşan hak mıdır?’’
‘’3 sünnet 7 farz hak mıdır?’’
‘’4 kapı 40 makam hak mıdır?’’
Mürşid/dede dua ile devam eder:
‘’Hakk’ dan şaşmayasınız, Hakk yardımcınız olsun’’
Musahibler secdeye inerek niyaz olurlar
Mürşid/dede:
‘’Ey sofular gittiğiniz yol Muhammed Ali’ nin yoludur. Durduğunuz Mansur’ un darı. Göresiniz hak didarı, cennet nasip ola bari. Çene talip, dil mürşid, ne gördünüz ne fark ettiniz?’’
Musahibler: ‘’Allah eyvallah!’’
Mürşid: ‘’Allah eyvallah kapısı nedir?’’
Musahibler: ‘’İkrar iman’’
Mürşid: ‘’İkrar imana kadim olasınız.’’ devamla...
‘’Seni sana teslim ettik; sen sana şimdiden sonra sahip ol. Vicdanın emrinden çıkma! Nefs-i şeytana uyma, ikrarınız ve dualarınız kabul ola...’’ diyerek duasını tamamlar (A. Uğurlu, Alevilikte Cem ve Musahiblik, s. 79).
Musahib olacak canlar secdede iken üzerleri sembolik beyaz bir kefen ile örtülür. Bunun adı ölmezden evvel ölmektir. Mürşid ellerini musahiblilerin sırtlarına koyarak Kuran’ ı Kerim’ den Fetih Suresi 10. ayetini okur. Bu ayet yedullah ayeti olarak da bilinir.
Musahibler yine başlar örtülü, beller kemerbestle bağlı, yalın ayak post üzerinde yan yana dururlar. Mürşid/dede erkânla (tarık evliya ile) üçer defa ‘’Allah Muhammed Ali’’ diye musahiblerin avuç içlerine sürerek şu duayı okur:
‘’Hal erenler halıdır, yol erenler yoludur, gafil olmayın gaziler, inen üstad elidir... Üstad-ı Ali, izn-i halife... Destur Ya Şah-ı Merdan Ali, Ya Erkân!’’ diye bacıların eline sürürek devamla şu duayı okur: ‘’Elif Allah, mim Muhammed, cim Cebrail, gökten yere indi nur, Ya Fatima Ana bu bacıları yuğ, Allah Muhammed Ya Ali...’’
Mürşid/dede devam eder: ‘’Yunmuşlar pak ola, müminler abad ola, münafıklar berbad ola... Altından geçenin suyundan içenin sorgu sualini sormayasın yarabbi...’’
Böylece görülen musahibler tarikat abdestlerini almış tamamlamış ve tertemiz kul olurlar (A. Uğurlu, Alevilikte Cem ve Musahiblik, s. 79).
Tarık çubuğu meydana getirildiği andan itibaren tüm cemevi halkı ayağa kalkar. Tarık çubuğu yıkandıktan sonra tekrar bezlere sarılarak yerine konulur. Eğer cem halkı içerisinde musahibi olanlar var ise gelip (el ile dokunulmasına izin verilmeden) tarık evliyayı öperek niyaz olabilirler. Musahibi olmayanlar, yola girmeyenler dolayısıyla kız ya da oğlan ikrârı alınmamış olanlar erkân-ı evliyaya niyaz olamazlar.
Sonuç
Her ne kadar dede/talip ilişkisi şehirleşmeden sonra sekteye uğrasa da musahiblik ve görgü gibi cemlerin özellikle Erzincan şehrinin dışından ve yurt dışından gelen canlarla devam ediyor. Erzincan‘ lı Ahmet Uğurlu Dede, musahiblik ceminin sorguya başladığında kullandığı ‘’Büyük Atatürk’ ün kurduğu cumhuriyete bağlı kalacağınıza, elinize, belinize, dilinize sahip olacağınıza, birbirinizin eşlerini ahiret bacısı göreceğinize ikrâr olsun mu?’’ ifadesi dikkat çekicidir. Değişen koşullarla birlikte yaşlı Alevi Dedelerinin de bu koşullara adapte olma çabasını görüyoruz. Hatta daha öncesden tarık çubuğu musahiblilerin sırtına vurulurken, Ahmet UĞURLU Dede avuç içlerine sürterek gerçekleştirmektedir.
Uğurlu Dede musahibliğin hem farz hem de sünnet olduğunu belirterek Alevilerin bunu yerine getirmesinin ‘’müminlik nişanı’’ olduğunu söylemektedir. Alevilik’ te farz; Allah’ ın emri olarak, sünnet ise: peygamberin yaptığını yapmak olarak bilinmektedir.
Kaynakça
Devellioğlu, Ferit (2013), Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lûgat
Doğan, Eşref – Çelik, Hasan (2022), Kavramlar ve Tasavvufî İzâhlar Açısından Aleviliğin El Kitabı: Kriter
Eröz, Mehmet (2014), Türkiye’ de Alevilik Bektaşilik: Ötüken Neşriyat
Uğurlu, Ahmet (1995), Alevilikde Cem ve Musâhiblik: Anadolu Matbaa
Uğurlu, Ahmet: Sözlü Anlatımları
Yıldırım, Rıza (2020), Menâkıb-ı Evliyâ (Buyruk) Tarihsel Arka Plan, Metin Analizi, Edisyon-Kritik Metin: YKY Yapı Kredi Yayınları
ALEVİ İSLAM İNANÇ HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI
Ayrıntılı Bilgi İçin; Alevi İslam İnanç Hizmetleri Sayfasını Takip Ediniz https://www.aleviislaminanchizmetleri.org/