>Hz.Muhamed ile birlikte islam dininin güçlenip dünya dini halini alırken, putperestler; Her ne kadar islam dinini kabul etmiş gibi göründüyselerde özünde, islam dininin kılıfı altında putperest (putlara tapma) inançlarını devam etmişlerdir.
>Velhasıl 661 yılında Muaviye’nin hilelerle saltanatı elde ettikten sonra islamda, çatlaklıklar baş göstermeye başlamıştır.
>Muaviye saltanatı döneminde Ehli Beyt’e gönül verenler, pey ve pey Muaviye ve Muaviye’nin hükmünde olan mescidlere gitmemeye başlamışlardır. Çünkü Muaviye’nin emriyle bütün mescidlerde Şahı Merdan Ali’ye küfür edilip, kötü sözler söyletmiştir, söylemiyenlerede ağır cezalar hatta ölümlerle cezalandırılmışlardır.
>İnanç önderine, Şahına, pirine hakaret ve tacizlerde bulunulduğu bir dini mekana nasıl gidilir ve nasıl ibadet edilirki. Şahı Merdan Ali’ye ve Ehli Beyt’ine sevgi, muhabbet duyanların başlarını kesip minarelere asmışlardır. Dolayısiyle Ehli Beyt gönül dostları evlerine çekilip, evlerinde ibadetlerini yapmışlardır. Ibadetlerini evlerinde yanların evleri basılarak, katliamlar yapmışlardır. Dikkate alınması gereken bu süreç; Anadolu’da olan bir süreç değildir, bu süreç Emevilerle başlayıp günümüze kadar sürüp gelen bir süreçtir.
>Bazı Alevi canlarımız Şahı Merdan Ali, camide şehit edildiği için camiye gitmiyoruz teorisini savunurlar. Bir daha tekrarlıyalım ki Şahı Merdan Ali; Ne mescid’te ve nede cami’de şehit edilmiştir.
>Şahı Merdan Ali, kapısının önünde ramazanın 19’unda saldırıya uğrayarak başından aldığı zehirli kılıç darbesiyle, Ramazan’ın 21’inde Hakk’a yürümüştür.
>Artniyetli putperestler bununla gütmek istedikleri amaç, Alevileri zan altında bırakma oyunudur. “Bakın Hz.Ali efendimiz camide şehit edildi, siz ise camiye gitmiyorsunuz.” Bunun arkasında yatan gerçek ise, Alevilerin küçük mantık oyunları ile kafa bulandırarak asimile edip camiye çekme gerçe yatmaktadır.
>Hz.Muhammed’in evinde Ibadet; Haremlik selamlık tersine, birlik ve beraberlik içinde yapılmıştır. Yardıma muhtaç insanlar barındırılmış, paylaşma, dayanışma, vs. gibi sosyal danışmalarda bulunulmuştur. Ve daha sonraları bu sosyal hizmetler, yapılan mescitlerde yerine getirilmiştir. Dolayısiyle Hz.Muhammed’in yaptığı sosyal hizmetler hiç biri günümüz camilerinde uygulanan biçimiyle değil, cemevlerinde uygulandığı gibi yerine getirilmiştir.
>Alevilerin camiye, gitmemelerinin başlıca nedenleri…
Camide;
* İnanç önderi olan Mürşid, Pir ve Rehber yoktur,
* Cemal cemale yani halka ibadeti yoktur,
* lokma-paylaşma yoktur, insanı tek nesne yani “can” görme yoktur,
* On İki Hizmet yoktur,
* zakir dolayısıyla müzikli ibadet yoktur,
* semah hizmeti yoktur,
* toplumdan rızalık alma yoktur,
* toplumun sorunlarının çözüldüğü Hakk-dar meydanı yoktur,
* helalleşmek yani kadın erkek birbirine niyaz olma hali yoktur, ve bu gibi daha nice nedenler sayılabilir.
>Her inancın kendine ait rituelleri, inanç mekanları söz konusudur. Bu mekanlar, ziyaret edilebilinir ancak bir mekanda inanç rituelleri yerine getirilmeyen bir toplumun o mekana gitmesini beklemek veya dayatmanın tek bir amacı vardır, asimilasyondur.
>Dolayısiyle her toplum kabul gördüğü dini mekanda ve inadığı şekilde ibadetini yerine getirme özgürlüğüne sahiptir. Daha önemlisi birileri kalkıp Emevi Arapların örf adetlerini, gelenek göreneklerini dinin esaslariymış gibi Alevilere dayatma hakkına sahip değildir.
>Aleviler; Kula kulluk eden, kursağında kul hakkı olan, islamdan uzak Arap örf adetlerini kendine din esasları olarak kabul eden zihniyetten dinini öğrenecek kadar cahil olmadığı gibi Allah adına cana kıyan, diri diri insan yakan bir din Alevilerin dini olamaz ve değildir. Çünkü Alevilerin dini sevgi ve kabesi ise Kamil-i İnsan’dır.
Muhammed Ali yolunda, verilen ikrarın amacı...
>İkrar yola girmek için Hakk meydanında, pir huzurnda verilen sözdür. Verilen ikrar, kişi için manevi olarak yeniden doğmak demektir. Bu ikrar töreni Hakk meydanında, Pir ve canların huzurunda yerine getirilir.
>İkrar, gösteriş için değildir; Özünü dara çekerek, gönülden ikrar verilmelidir. Çünkü ikrar; Riyakârlığı, ikiliği, yalan-dolanı, kin-nefreti, dedi-koduyu, vs. kabul etmez.
Dolasiyle ikrarın amacı;
* İnsanlık yolunda doğru duruşlu olmak,
* Evrene saygılı olmak,
* Hatayı azaltma ve bireye öz güven kazandırmak,
* İnsanı vasıflı kılmak, eğitimle geliştirmek,
* Bireyin özgür gelişimi ve toplumsal dayanışmasını savunmak,
* İnsanların dayanışmasının, gelişmesinin, bireyselliği aşmanın aynı zamanda inancının gereği olduğunu bilinmesi,
* Çıkarsız, riyasız, ödünsüz, hiç bir fark gözetilmeden yerine getirilmesi, anlayış ve inancında odaklaşır,
* Yaşamı doğru kılmak, sevgi ve dostluk zenginliğini geliştirmektir. Bir bütün olarak insan ve insanlığı kucaklamaktır.
>İkrar vermede, kaç nesne bağlar ve kaç nesne açar?
İmam Cafer-i Sadık Buyruğu; Muhammed Ali Yolu’na talip olmak isteyen bir kimseye lazım, mühim ve gereklidir. İkrarın verilmesi, On İki nesne ile bağlanır ve On Dört nesne ile açılır.
İkrarı vemeyi bağlayan, On İki nesne:
1-Gözü bağlamak gerek: Kendi ayıbından gayrı kimsenin ayıbını görmeye, örtücü ola, gözü ile gördüğünü, eteği ile örte.
2-Kulağı bağlı gerek: yaramaz haberlerden, gıybet sözünü işitip dinlemeye.
3-Dili bağlı gerek: Üstadı yanında, dil olmaya.
4-Eli bağlı gerek: Kimseye el olmaya ve bir nesneyi koymadığı yerden eli-uzunluk edip almaya.
5-Gönül bağlı gerek: Hakk’tan başkasına meyl-u muhabbet etmeye.
6-Hırsı bağlı gerek: Tamahı galip olmaya.
7-Nefsi bağlı gerek: Nefsine yenilmeye, şehvet elinden biçare, aşağılık olmaya.
8-Boynu bağlı gerek: Davet olunan yere muhalefet etmeye.
9-Gazabı bağlı gerek: Kimseye dava ve kavga etmeye.
10-Beli bağlı gerek, gayret kuşağı ile): Ki Hak´tan gayri kimseye ihtiyaç yüzünü göstermeye.
11-Ayağı bağlı gerek: Yaramaz yerlere varmaya.
12-Sıdkı bağlı gerek: Yapıştığı yerden sıkı(muhkem) dura, itikadı sıkı ola.
>Allah-u Teala’ya malum ola ki, Vallah-ü alem malum oluna ki, dahi bundan sonra belinin (miyanebeste´nin) bendini açan o ondört nesneyi de açıkla.
Ben öğreneyim ki talibi Hakk, O’ndan bir feyiz alalar, Tarikat içinde kamil olalar, evliya izini inleyip ve gittiği yolu gözleyip o yol ile ser-çeşme (pınarın kaynağı) bulalar.
İkrar vermeyi açan, On Dört nesne;
>Allah’a ve Allah’ın kullarına malum oluna ki, şimdide ikrarı açan 14 nesneyi açıkla.
1-Sofrası açık gerek: Şahı Merdan Ali’nin keremetidir ki bir gün, bir çok kimseler Şahı Merdan Ali huzuruna geldiler, “Ya Ali, bize keramet göster, görelim” dediler.
Hz.Emir el Müminin, Kanber’e buyurdu ki: “Ya Kanber, sofra getir!” Onlar, „Bizim karnımız toktur, senden bir keramet isteriz“ dediler. Şahı Merdan Ali, bu kez buyurdu ki: „Ya Kanber, Zülfiker’ı getir, bunlara bir keramet göstereyim“ dedi. Onlar, ahı Merdan Ali’nin heybetini görüp anladılar ki keramet, „sofra salmak“ tır. Dahi tınmadılar(ses çıkarmadılar), her biri dağılıp gittiler. Böylece bilindi ki sofra salmak, Şahı Merdan Ali’nin kerametidir.
2-Kapısı açık gerek: Evine gelen konuğa izzet, hürmet ve hizmet eyleye. Ahı Merdan Ali’ye vasiyet etmiştir ki: Ya Ali, konuğunu hoş tut. Bir kişinin evine konuk gelse, kendi rızkını beraberinde getirir. Gittiği zaman da o ev sahibinin günahlarını, beraberinde götürür.
3-Gönlü açık gerek: Daima güler yüzlü ola, kimseye ekşi yüz göstermiye.
4-Dili açık gerek: Daima zikr ede ve Tanrı’ı ana ve hem tatlı söz söyleye, tatlı sözlü ola, kimsenin gönlünü incitmiye.
5-Hulk-u(ufku) açık gerek: Azıcık bir şey için öfkelenip, darılmaya, yumuşaklık suyunu kızgınlık ateşinin üzerine döke, sabırlı ola.
6-Lutfu açık gerek: Katına gelen insanın ihtiyacı neyse, gücü yettiği kadar yardımcı ola.
7-Kerem’ açık gerek: Cömmert, mürüvet sahibi ola, kimsenin sözünü red etmeye.
8-Seha’ı açık ogerek:Alevilik içinde olan kimseye gerektir ki, cömert ola, elinden geldiğince cimrilikten uzak dura.
9-Eli açık gerek: Şahı Velayet Imam Ali ibadet halinde iken, yüzüğünü parmağından çıkarıp yoksula verdi ve Hakkyoluna öz canımı kurban ederim dedi. O halde, yol erkan içinde olan kişinin, Hakkyolunda başından ve canından geçmesi gerek.
10-Gözü açık gerek: Her baktığı şeye hizmet nazariyle baka, Hakk’n hikmetini ve kudretini gözetleye.
11-Kulağı açık gerek: Her işittiği sözü hak tarafından gelen nida (ses) bile ve her sözden bir hisse ala.
12-Anlı açık gerek: Yani doğru ola, yol içinde dürüst ola, dört kapı kırk makama aykırı bir iş işlemeye ki, halk içinde bu yüzden utanmaya.
13-Ayağı açık gerek: Davet olunan yerden muhalefet etmeyip gide ve o daveti red etmeye.
14-Yakıyn’ı açık gerek: Erenler yoluna talip kişi, itikatı sıkı olması gerek. Bu da, gerçek erenlerin eteğine yapışmaktır. Öyleyse, şimdi: Tarikatı seven Mühipler (Halifeler) ve Pirler bu erkanı(ilkeleri) yerli yerince uygulayalar ve de Mürşidin meşrebi ve silsilelerini (soy kütüğünü) Şah-ı velayet Imam Ali’ye ulaştıralar.
>Talip eğiten kişiye gerektir ki, bu sorularda kamil yani olgun mürşit olalar. Yeri gelince cevap vereler.
>Ey talip! Yol ehlinin hali budur ki, bildin ve işittin. Bir kişi bu yol içinde olmasa, yol ehli demek olmaz.
Şöyle biline ki:
Dilekler kapısı oldu küşade,
Ki, ersin muradı olan murade.
Eğer bu sözden ibret alınsa nasihat, burada tamam oldu.
Ayrıntılı Bilgi İçin; Alevi İslam Din Hizmetleri Sayfasını Takip Ediniz http://www.aleviislamdinhizmetleri.com