İSLAMDA KARDEŞLİK
Bugünkü sohbetimizde Kur’an-ı Kerim’de Yüce Yaratıcının, ilahi bir emir ile insanlığa ilettiği kardeşlik mesajı üzerinde duracağız. Aynı anne, babadan doğanlar kardeştir. Ama biz bugün inancımızdaki kardeşliği konuşacağız. Kimler kardeştir, kimlere kardeş denir? Bu soruların cevabını kutsal kitabımız olan Kur’an-ı Kerim’den verelim: “Şu bir gerçek ki, müminler sadece kardeştirler. O halde kardeşleriniz arasında barışı sağlayın ve Allah'tan sakının ki, size merhamet edilebilsin.”[1] Ancak, müminler kardeştir diyen Kur’an-ı Kerim, inanmanın, erdemli olmanın, ahlaklı olmanın ve bu çerçeve içerisinde kardeş olmanın kan bağından üstün olduğunu vurgulamıştır.
Velayet pınarının başı olan Hz. İmam Ali, bir sözünde “İnsanların aslını ve neslini sorarsanız toprak ile çamurdur. Bizim aslımızı ve neslimizi soracak olursanız bizim aslımız; erdem, yüksek ahlak ve bilgidir.” diyor. Hz. İmam Ali, kendi özünü ilkelere bağlıyor. Hangi ilkelere bağlıyor? Hak olan ilkelere, değişmeyen ilkelere bağlıyor. Bu Hakk olan ilkeler olmaz ise sadece kan bağı ile kardeşlik olur. Örnek verecek olursak: Hz. Âdem’in oğulları olan Kabil, Habil’i öldürdü; Nuh Peygamberin karısı ve oğlu Hz. Nuh’a inanmadı; Hz. Lut’un karısı Lut peygamberi dinlemedi; Hz. İbrahim’in babası put yapıyordu ve Hz. Muhammed’in amcaları olan Ebu Leheb ve Ebu Cehil Hz. Muhammed’e düşmanlık yaptılar. Bunlar kardeşti, eşti, çocuğuydu, babasıydı ve akrabalarıydı. Sadece kan bağıyla değil, yüce değerleri kendimize rehber edinirsek Hakk’ın emrinde olursak ve nefsimizi değil, irademizi bedenimizde hâkim kılarsak yol’da beraber yürüdüğümüz kişiler bizim kardeşimiz olur. Çünkü “Müminler sadece kardeştir” diyor yüce kitabımız.
Peygamber efendimiz Mekke’den Medine’ye hicret ettikten sonra, Mekke’den gelenleri (Muhacir) Medine’nin (Ensar) yerlileri ile kardeş (Musahip) yaptı ve kendisi de Hz. İmam Ali ile kardeş oldu. Alevilik, Peygamber Efendimizin uyguladığı bu içtihadı yüzyıllardır uygulamakta ve ikrarında sabit kalmaktadır.
Musahiplik kurumunu yoğun olarak yaşayan ve yaşatan Alevilik, “el, dil, bel” diyerek edebe vurgu yapmış, “Ahlak binasının son tuğlasıyım” diyen Hz. Muhammed’in uyguladığı Musahipliğe sarılmış ve de Peygambere ikrar vererek Muhammedî ahlakı yaşamıştır. Onun içindir ki, elinden, dilinden, belinden şüphe duyulan kişiler Cem ibadetinde dara çıkartılıp Hakk meydanında sitem verilmiştir. Daha ağır suç işleyenler düşkünlük kurumuna sevk edilip toplumdan uzaklaştırılmıştır.
“Ben güzel ahlakı tamamlamaya geldim” diyen Hz. Muhammed’in ümmeti, cahilliğin içerisinde boğuluyor. Cahiliye devrinde olduğu gibi küçük çocuklara yapılan zulüm, kadınlara yapılan işkence, toplumun vicdanında derin yaralar açmaktadır. Bundan daha üzücü olan ise, bu kötülükleri yapan kişilerin din kisvesi altında bunları yapmasıdır. İşte böyle bir ortamda bizler Yüce Rabbimizin mesajını aklımızdan çıkartmayacağız.“Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün olanınız takvaca (Ahlakta) en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah Alîm’dir, Habîr’dir.”[2]
Kapıdan çıkınca köşe gözetme
İçin karartıp ta dışın düzeltme
Şah Hatayi ötesini uzatma
Mümin isen bir ikrarda durasın
Peki, ahlak neden unutuldu? Neden şekle bu kadar değer verildi? Kabın dışı yıkanırken içi neden kirletildi? Allah’ın birliğine, Muhammed Mustafa’nın Nübüvvetine, Hz. İmam Ali’nin Velayetine inanan Alevilik, “Ben cem ibadetine gidip görevimi yapıp geleyim” demez. Allah içimizi de dışımızı da görüyor. Cem ibadetine gelen bir can, Muhammed Mustafa’ya, İmam Ali’ye layık olmaya çalışır; tuğla tuğla üstüne koyup ahlakta en üstün seviyeye çıkmanın derdine düşmüştür. Musahip kardeş tutup, Pirin huzuruna gelip aklanıp paklanmayı diler. “Nefsini bilen Rabbini bilir” [3]düsturunun izinden gidip kötü nefsiyle her daim mücadele içindedir. Şekil önemlidir, zira Zahir’dir; ama mana da vardır çünkü o da Batın’dır. Alevilik şekle uyar, ama oraya takılıp kalmaz. Görünene değil, görünenin ardına yani Batın’a ulaşmayı amaçlar.
İnsanlar, inandık demeleriyle kendi hallerine bırakılacaklarını ve hiçbir imtihana çekilmeyeceklerini mi sandılar![4] Allah, özüyle sözü bir olanları elbette bilecektir. Ve O, yalancıları da elbette bilecektir.[5] Hz. Mevlana’da “Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol” demiştir. Riyasız, dedikodusuz,menfaatsiz sadece Allah sevgisi için bir araya gelen insanlar kardeş olabilir. Bu duygu ve düşüncelerle cümlenize sevgilerimi sunuyorum.
Ayrıntılı Bilgi İçin; Alevi İslam Din Hizmetleri Sayfasını Takip Ediniz http://www.aleviislamdinhizmetleri.com