Niyazımız vardır gerçek erlere
Medet Abdal Musa pirim gel yetiş
Yüzümüzü sürelim her dem pirlere
Medet Abdal Musa pirim gel yetiş
Derde düştüğümde halime gören
Umulmaz dertlere dermanı veren
Varıp dergahına yüzümü sürem
Medet Abdal Musa pirim gel yetiş
Muhammet Mustafa ali aşkına
Hasan’la Hüseyin Zeynel aşkına
Muhammet Bakır’ın yüzü suyuna
Medet Abdal Musa pirim gel yetiş
Caferi Sadık’tan sürelim yolu
Musayı Kazım’dan içmişiz dolu
İmam Ali Rıza gönlümüzün gülü
Medet Abdal Musa pirim gel yetiş
İmamı Taki Naki’den himmet
Hasanu’l Askeri ermeye zahmet
Şefaat eyleye Mehdi Muhammet
Medet Abdal Musa pirim gel yetiş
Gönlümüze doldu bu aşkın seli
İmdat isteyene uzatan eli
Himmeti ola Bektaş-ı Veli
Medet Abdal Musa pirim gel yetiş
Hak velilerinde, derya misali erişilmesi zor olan ilim ve güzellikler vardır. Bugün onu anmak ve cem yapmak üzere toplandığımız ilim taşıyıcısının adı; Abdal Musa Sultan’dır. Bu Hak velisinin keşfi kerameti cümlemizin üzerinde hazır ve nazır ola.
Bu Hak velileri dün olduğu gibi bugünümüze ve yarınımıza da ilim ışığı taşıyacak, ışık olacak ve
Bu ilim sonsuza kadar yolumuzun ve erkânımızın ışığı olur inşallah.
Değerli canlar! Bugün tarihe damgasını vuran, tüm insanlığın ortak değeri olan velilerden ve ululardan söz edeceğiz.
Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen, Anadolu’nun Türkleşmesini ve İslamlaşmasını sağlayan, tüm insanlığın gönlünde ölümsüzleşmiş velilerden; Hünkâr Hacı Bektaş Veli, Ahi Evran, Şeyh EdebAli, Taptuk Emre, Abdal Musa, Sarı Saltuk, Seyid Ali sultan,, Seyyid Baba Mansur, Seyit Kureyş Baba ve daha ismini sayamadığımız nice Anadolu Erenlerinin manevi huzurunda eğiliyor, aşkı niyaz ediyor, Himmet ve inayetlerini dileyeceğiz.
Mekke, Medine Maverünnehir ve Horasan ‘da başlayan Hz. İmam Ali’nin Tasavvuf yolu, Anadolu’da da güneş gibi doğmaya başlamıştı. Bu ışık Anadolu’nun birliğini sağlamak, halkın öz dili olan Türk dilini ve kültürünü, Arap ırkçılığı yapan Emevi barbarlığından korumak ve İslam’ın gülen yüzü, hoşgörüsü, insanı Tanrı’nın bir parçası (vahdet-i vücut) sayan hümanist görüşü Horasan erenleri öncülüğünde Anadolu topraklarında var oldu.
Anadolu yepyeni bir fikir, ahlak ve inançla tanışıyordu. Ocak sistemi ile insanlar irşad ediliyordu, Hz. Hünkar-dan evvel gelen veliler Ebül vefa’lar Seyyid Baba Mansurlar, Baba Kureşler, Dede Korkutlar ve Hünkar Hace Bektaş veliler ile,
Tasavvuf inancı hızla yayılıyordu. Bu inancın öncüleri yani
Işıkları Horasan Erenleriydi.
Dün Anadolu’nun birliğini kuranların manevi ışıklarının şemsiyesi altında bizler bugün birlikte cem oluyoruz. Yüce Allah o velilerin yüzü suyu hürmetine bu birlikteliğimizi daim eylesin.
Velilik makamının başı Hz. İmam Ali’dir. Nübüvvet makamı Hz. Peygamber efendimizle sona erdi ve velayet makamı devri başladı. Bu veliler önceden peygamberlerin yaptığı gibi, insanları güzelliğe, iyiliğe, barışa, sevgiye taşımada yol gösterici ve ışık olmuşlardır.
“Ey Muhammed! Sen ancak bir uyarıcısın. Her milletin bir yol göstericisi ve bir irşad edicisi vardır.” (Raid 7)
Evet, dün irşad edici Hz. İmam Ali idi. Çünkü O, bu görevi Hz. Muhammet’ten almıştır. “Ben ilmin şehriyim, Ali kapısıdır” diye buyuran O’dur. Velayetin ve Veliliğin kaynağı Kur’an’ı Azmi-şan-dır.
“Allah’ın velilerine korku yoktur. Onlar mahzun olmayacaklardır.” (Yunus 62)
Pişirip müridin Hakka gönderen
Değirmeni sağdan sola dönderen
Nice Abdalların nasibin veren
Bize de nasibi ver Abdal Musa
Teke beyin ateşini söndüren
Peşi sıra dağı taşı gönderen
Müminlerin günahını yunduran
Bizimde günahı yun Abdal Musa
Bir geyik donuna girip görünen
Kaygusuz’un oku ile vurulan
Dergaha girince orda sır olan
Bizlere de şimdi sır Abdal Musa
Dağdan dağa uçar suyu uçuran
Yılda iki sefer dağdan geçiren
Çeşmelerden bal akıtıp içiren
Bizlere de badeni sun Abdal Musa
Vaktidolu,
Bu veliler nasıl bu makama erişmişlerdir?
--Keramet ehli olarak, Yani gayp Âleminden haber vererek. Çünkü onlar Allah’ın doğrudan verdiği gönül ilmi olan “ledün ilmi” ile donanmışlardır.
“Orada kullarımızdan öyle bir kul buldular ki, biz Ona katımızdan bir rahmet vermiş, lütfumuzdan bir ilim öğretmiştik.” (Kefh 65)
Veliler kâmil insanlardır. “Kamil kişilerin canları levh-i mahfuzdur” (Mevlana)
Kamil insanın diğer bir adı da “Rahmet insanıdır”.
Çünkü onlar sahip olduğu ışığı yani aydınlığı hemcinslerine yayarlar. Onlar güneş insanıdırlar. Güneş ayrım yapmadan bütün cihanı aynı şekilde aydınlatır.
“Hak eri Haktan olmuştur. Hak eri kitaplardan öğrenmemiştir. Hak eri
İnkâr ve imanın ötesine geçmiştir. O özdür. Küfür ise zahirdir.” (Eflaki 2/184)
“O takva sahipleri, Gaybe inanırlar” (Bakara 3)
Bu gayp erenleri velilerimizdir.
İş bu vücut şehrine giresim gelir
İçindeki sultanın yüzün görensim gelir
Yunus,
Veliler yeryüzünün sultanlarıdırlar. Onlar mana Aleminin insanlarıdır.
“Ete kemiğe büründüm / Yunus gibi göründüm.” demenin adıdır.
“Her devirde, Peygamber makamında bir veli vardır ve bu kıyamete kadar böylece sürüp gidecektir. Diri ve faal önder o velidir.” (Eflaki 1/184)
Yüce Allah bu velileri aramızdan eksik eylemez inşallah.
Velilerin her yaptıklarında bir anlam vardır. Pirimiz Hacı Bektaş Veli’nin kucağına aslan ile ceylanı almasındaki bizlere verilmek istenen mesajın manası nedir?
Demek ister ki, Aslandan maksat Ali cenabı Mürtezadır. Ceylan’dan maksat ise fatıma-i Zehra’dan gelir bizim aslımız Seyyid-i saadet’tir ifadesi vardır.
Güçlü ile güçsüzü yani zalim ile mazlumu bir araya getirip zalimi ıslah ederek kardeşçe yaşamasının mesajını vermektedir. Demek ki Pirimizin de buyurduğu gibi barış, sevgi, kardeşlik güzel ahlaka sahip olmamızın mesajıdır.
Hor bakma bu toprağa toprakta neler yatur
Kanı bunca evliya yüz bin Peygamber yatur
Yunus
Allah’ım! Sen bizleri, keremler sahibi emin Habibin
Muhammed Mustafa’nın, Ehlibeytinin ve evliyalarının hürmetine, gerçeğe ulaştıranlardan eyle.
“Kadın erkek birlikte ibadet olur mu?” diyenlere, Hacı Ahmet Yesevi bir hokka içine pamukla ateş koyup göndermekle, ruhsal olgunluktan nasibini almamış ham insanlara şu mesajı vermek istemiştir;
Kamil insanların meclisinde kadınlarla erkekler birlikte bulunsa bile, onlar her türlü kötülüklerden yani nefsanî duygulardan arınmış oldukları için, bir arada olmanın sakıncasının olmadığını belirtmek istemiştir. ( Hz. Muhammed’in meclisinde de kadın erkek birlikteliği vardı.)
Abdal Musa Sultan’ın uçar su kıssasında olduğu gibi verilen sözün yani
ahdın yerine gelmemesi üzerine, verilen ikrardan dönülmesi üzerine Abdal Musa beddua eder. Bundaki mesajın; biz Hak yolcularının verdikleri ikrardan dönmemesinin mesajıdır.
“Ahde vefa et” diyen de kendisidir.
Kaygusuz Abdal’ın geyiğe attığı ok manevi oktur. Geyik mazlumluğu temsil eder. İşte mazlum Hakka bağlılığıyla Hak muhabbetiyle kendisine ok atanı bile yetiştirip hak meydanına getirip Hak ile Hak eder demek ister.
“Velileri tanımak zordur. Çünkü onların hünerleri kendileri gibi gizlidir.” diye buyurmuştur Pirimiz Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli. Bizler onları göremesek de onlar hep aramızda olacaklardır.
Sevgili Peygamberimiz de şöyle buyuruyor; “ Veliler size Cenabı Hakkın en yüce hediyeleridir” Cenabı Hak, Hak velilerinin divanından bizi mahrum etmesin.
Hz. İmam Caferi Sadık da arınmışlığı bize şöyle buyuruyor;
“Şeriat abdesti su ile olur. Tarikat abdesti pirine ikrar edip pirinden himmet almakla olur. Marifet abdesti nefsini bilip Rabbini tanımakla olur. Sırrı hakikat abdesti kendi ayıplarını görüp gidermek, başkalarının ayıbını örtmek ve sır etmekle olur”. İşte insan-ı kâmillerin arınmışlıkları ancak bu hizmetlerle olur. Cenabı Hak bizleri de arınmışların katarından ayırmasın.
Bu sese kulak verip o ruhsal temizlikten nasiplenmemişsek, velilerin yanımızda olması bir şey ifade etmez. Yardımcı olmazlar. Çünkü tertemiz yoldan yani Ehlibeytin yolundan uzaklaşmışızdır. Yüce Allah bizleri Ehlibeytin yolundan ayırmaz inşallah.
Hz. Mevlana; “Senin dayanağın tanrı’dır. Sopa değil. At sopayı, vazgeç ondan ve külahı bırak da başı ara; sır o başla ele geçer.”
Bizlerin başları da, ilham kaynakları da bu velilerdir. Velilerin yolu da
Allah’ın Sıratel müstakim (Dosdoğru) yoludur.
“Nice inşallah demeyen var ki, canı İnşallah’a eş olmuştur.”
“Akıllı hacı niceye dek yedi yedi tavaf eder durur. Ben, deli divane bir hacıyım, kaç kez döndüğümü saymam bile.”(Mevlana)
İşte Hak ile Hak olmuşların sırrı budur. Bunu anlamak lazımdır.
Gözümüz yok şu dünyanın varında
Yandık Kerbela’nın kızgın narında
El pençe olup da pirin darında
Dura geldik Abdal Musa’m eyvallah
Hürmet ettik insanların yaşına
Akıl ermez erenlerin işine
Pir aşkıyla sazımızın döşüne
Vura geldik Abdal Musa’m eyvallah
Bektaş-i Veli’den almıştır şiar
Kök salmıştır kurumaz ki bu çınar
Birlik olup etten kemikten duvar
Öre geldik Abdal Musa’m eyvallah
Kaberi
Peki, Neden her yıl Hakk Velileri Adına Birlik Cem-i Ve Kurbanı Diye Bir araya gelmeye çalışır ve gayret ederiz?
Evvela Seyyid Nesimiden bir dörtlükle cevap verelim.
Derdim on-dur dokuz demem ağyara ben,
Sekiz-den aciz kaldım yediden avare ben,
Altı bende bulunaydı beş için çekmezdim elem,
Dört’te dostu yâd ederken üçte buldum çare ben,
Ey Nesimi çünkü gönlüm ikide halli değil,
Anın için gece gündüz yalvarırım bire BEN.....(Seyyid Nesimi)
Seyyid Nesimi’nin de bize vermiş olduğu bu mesajı dikkate alarak her yıl birlik Kurbanlarımız ile Birlikte CEM olup Hak ile Hakk olmak ve Hakka olan Birliğimizi Velilerimizin İsmi ile birleştirerek, Kurban Lokmamızı Cem’imizi Dualarımızı Bir edip O Aşk ile Hakk-a ulaştırmaya gayret ederiz Kabul olur İnşallah.
Mertliğin, cömertliğin, birliğin, güzelliğin, iyiliğin, barışın, sevginin dostluğun adı olan bu Allah velilerinin darından, didarından, erkânından ve yolundan, yüce Allah cümlemizi ayırmasın.
Ayrıntılı Bilgi İçin; Alevi İslam Din Hizmetleri Sayfasını Takip Ediniz http://www.aleviislamdinhizmetleri.com/