Ahlak bir toplumun içinde bireylerin benimsedikleri uymak zorunda bulundukları davranış bilimlerini ve kuralları içerir. Ahlak, huy, mizaç, karakter ve alışkanlıklar gibi anlamlara gelir.
Ahlak sözcüğü İslam ile yakından ilgilidir. İslam, esenlik, güvenlik, huzur ve teslimiyet olduğuna göre ahlak, huy, tabiat, seciye anlamına gelen “hulk” sözcüğünün çoğuludur. Ahlak, uyulması gereken kurallar bütünü olarak ifade edilir. Kavram olarak, bir amaca yönelerek seçerek ve isteyerek iyi davranışlarda bulunmak, kötülüklerden sakınmaktır.
Dinimiz sadece iman etmek ya da ibadetlerden ibaret değildir. İslam ahlakı aynı zamanda kişileri, toplumu, aile ile kişi, kişi ile toplumu arasındaki ilişkileri de içine alan bütüncül bir ahlaktır. Ahlak, insanın tabiattaki tüm varlıklara karşı tutum, tavır ve davranışlarını ayarlayan kurallarla ilgili olarak önerilerde bulunmaktadır.
İslam ve ahlak arasında sıkı bir bağ vardır. İman, yaratıcısına teslim olarak huzura kavuşmak istiyor, ahlak da insanın huylarını ve tabiatını düzene koyarak hedefine yönelmek amacını güdüyor. Her ikisinin de hedefleri aynıdır. Bir hadiste şöyle denilmektedir: “İnsanların en hayırlısı insanlara en çok faydalı olandır”. Diğer bir hadiste ise şöyle buyrulmaktadır: “Allah’a imandan sonra aklın başı halka sevgi göstermektir”. Tam mümin olmanın şartını da şu hadis bildiriyor: “Sizden birisi kendisi için sevdiği şeyi mümin kardeşi için istemedikçe kamil mümin olamaz”.
Hünkar Hacı Bektaş Veli, “Her kimin etrafında 360 melek onu korur; sen bunca melekler arasında edepsizlikler edersin de senin gibi kişi yanında edepsizlik etmezsin. Hani senin meleklere inandığın.” diye buyurmuştur. Hünkar, bu sözlerle bize, inanmanın ahlaksızlıktan korunmak olduğunu dolayısıyla kötü davranışlarımızdan arınmamız gerektiğini bildiriyor. İyi ve kötü hareketlerin yazıldığına inanan insan kendisini kontrol altına alır. Kötü davranışlarda bulunmaz. Yine Hacı Bektaş Veli, iman ile ahlak arasındaki bağlar için şunları söylüyor: “Tanrı’nın Kuran’ına ve kitaplarına inanmak imandır. Halbuki senin için kibir, haset, cimrilik, hırs, öfke ve gıybet ile doludur. Aziz kardeşim! Hangi kitap buyurur ki bunlar iman ehlinin içinde ola? Hangi kitaplarına ve haberlerine inandığın?” Bu sözlerle Hacı Bektaş Veli bizden, Kur’an-ı Kerim’i rehber almamızı, peygamberlere inanmamızı ve onların yaşamlarını örnek almamızı istemektedir.
Kuran’da, İslam ahlakının ilk şartı iman etmektir; ikinci şart ise inandığını uygulamaktır. Diğer bir şart, söylenilen şeyi yapmak; yapılmayacak şeyi söylememektir. Yani, içi, dışı, fikri ve fiili bir ve aynı olmamız emredilmektedir.
Nazari ahlak kişiye, nefsini kötülüklerden korumayı ve nefsi faziletlerle süslemenin yollarını gösterir. Nefsin güçlerini, hastalıklarını, karakter yapsını, iradeyi bozan sebepleri, iyinin ve kötünün kaynağını inceler ve insanların kötü davranışlarını düzeltmeyi hedefler. Ameli ahlak ise, pratik ahlaktır. Buna göre, iyiyi bilmek, kötülüğü tanımak yetmez. İyi hareketi yapmak, kötülüklerden sakınmayı esas alır. Bu görevler arasında Allah’a, Hz. Muhammed’e, Hz. Ali’ye ve Ehl-i Beyt’e; ailemize, milletimize, vatanımıza ve bütün insanlık değerlerine karşı yapılacak hareketler yer almaktadır.
Ahlak, insan davranışlarını akıl ve irade ile kontrol altına alma, onları iyileştirme, insanı yüceltme, olgunlaştırma ve huzura kavuşturma, mutlu kılma hedeflerini güder. Dinimizde de ahlakın amacı, insanların mutluluğudur. Din de ahlak da düzenli, huzurlu ve güvenli bir toplum yaşamını gerçekleştirmeye çalışır.
Dinimize göre tüm peygamberler ahlak açısından örnek alının insanlardır. Hz. Muhammed, Hz. Ali ve Ehl-i Beyt’in üstün ahlakını örnek almalıyız. Böylece Allah tarafından sevilir, sevgili kulları oluruz. Hz. Muhammed der ki: “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim”. Kuran’ın Kelam Suresi 4. ayetinde şöyle denilmektedir: “Ve sen elbette yüce bir ahlak üzerinesin.” Peygamberimiz bir başka sözünde, “Müminlerin iman yönünden en mükemmel olanı ahlakı en iyi olanıdır.” Buyurmaktadır.
Aleviliğin temel düşüncesi olan 4 Kapı 40 Makam’ın özünde, kişinin ahlaklaşarak iç temizliğe kavuşması, yükselip yücelmesi ve olgunluk derecesine ulaşıp iyi insan olması yatmaktadır. Alevi-İslam inancında önemli olan kamil insan olmaktır. Tanrı’nın insanda görünmesi, temelde ahlakı da ifade eder yani ahlaksal olgunluğa erişip erdemli insan olması anlamını taşır. Alevi-İslam inancında edep temel ahlak kuralıdır. Edep sayesinde kişi Allah’ı bulur; edepli olmayan insan Allah’a karşı olan insandır. Velinin biri şöyle der: “Edep bir tacdır Nur-u Hüda’dan, giyin ol tacı, emin olasın her bir beladan.”
Güzel ahlak insanlarla iyi geçinmek, güler yüzlü, tatlı sözlü olmak, nezaketli olmak, kendini bilmektir. Her akıl sahibinin içtenlikle arzuladığı, elde etmek için çaba sarf ettiği amaçlardan biri ahlaklı olmaktır. İnsan bu değerlere ve güzel huylara sahip olmadıkça üstün bir mertebeye ulaşamaz. Bunun için güzel ahlak sahibi olmak Aleviliğin özünü teşkil eder. Hz. Muhammed ve onun Ehl-i Beyt’i üstün nitelikleri ve güzel davranışlarıyla kalplere ve akıllara girmişler; Allah’ın övgüsüne mazhar olmuşlardır.