Kadının Yeri ve Önemi / 09 Mart 2024, Cumartesi

İnsanlığın en önemli problerinden birisi bir çok inanç ve devletlerde hiç şüphesiz kadın problemi olmuştur. Tarih akış içinde kadın, bilindiği gibi ev, çocuk ve eş üçgeninin önemli bir parçası olmasına rağmen toplum içersinde insani yetenekleri ve anneliği göz ardı edilerek hep cinselliği itibariyle öne çıkarılan bir varlık olmuştur. Insanlık tarihine göz attığımız zaman görüyoruz ki kadın, ev ortamını tamamlayan bir eşya gibi telakki edilmiştir.

Ama yaratılışta kadının rolü oldukça kutsal ve değerlidir. Kadın,anadır, üretendir, o berekettir, Aşık Veyselin dediği gibi " Benim sadık yarim kara topraktır" sözündeki toprak gibi bereket ve rahmet veren sadık yar olan bir varlıktır. Erinin en büyük destekçisi, evlatlarının öğretmeni, eğitmeni görevini üstlenen büyük bir sorumluluk sahibidir.

 Asl olan insandır. İnsanın da cinsiyeti önemli değildir. Alevilere göre insan, Allah’ın en üstün, en mükemmel, en eksiksiz yaratış gücünün bir sembolüdür. “Hakk’ı ister isen Adem’de ara-Irak’ta Mekke’de Hacda değildir” diyen Kaygusuz Abdal, Allah’ın insanın özünde bulunduğu inancını savunur. İnsanın, öteki varlıklar gibi, geçici olduğunu düşünmek doğru değildir. İnsan ezeli ve ebedidir. Kuran’ın ifadesiyle “eşrefi mahlukat” yani yaratıkların en şereflisi olan insan aynı zamansa “ahsen-i takvim” yani en güzel şekilde yaratılmıştır.

Yeryüzünde Allah’ın halifesi olma şerefini verilen insan Alevilik inancına uygun olarak da “ okunacak en büyük ve en kutsal kitaptır.”  Alevi meclisinde kadın-erkek ayrımı söz konusu değildir. Hakkın huzurunda can vardır, insan olabilmek vardır bununda dişisi erkeği olmaz.  "Can", "canlar", "erenler" ifadesi sadece kadın veya erkek için kullanılmaz. Her iki cins için ortak olarak kullanılan bir deyimdir. Ailede, toplumda, dinsel hayatta kadın-erkek ayrımı yapılmaz. Kadın ve erkek toplumun her alanında eşittir.

Örneğin, evde anne ve babalar çocukları arasındaki kız-erkek ayrımı yapmazlar. Evlilikte kadın ve erkek hakları eşittir. Alevi yolunun önemli erkan kitaplarından Buyruk’ta İmam-ı Cafer, “İnsanlar tarağın dişleri gibi eşittir.” Sözüyle öğretide kadın erkek ayırmadan tüm insanların eşit kabul edildiğini ima eder. Alevilikte kadın, ana ve bacı sıfatlarıyla vasıflandırılır. Aleviler kadını Hak'ın nuru olarak görmektedirler. Bir Alevi halk anlatısı şöyledir: “Allah kainatı yarattığında, daha kara parçaları yokken, yer ve gök su iken, kandilde bir nur parladı.

Bu nur'un içinde bir kadın gözüktü. Başında bir taç, iki kulağında iki küpe, belinde de bir kemer vardı. Cebrail Aleyhisselam, nur içinde kadını görünce hayrette kaldı. Hak'a niyazda bulunarak bunun kim olduğunu öğrenmek istedi. Hak'tan ses geldi. Dedi ey Cibril "O, cennet hanımlarının seyyidesi Fatıma Zehra'dır." Cebrail sual etti. “Ey Tanrım bu ne kadar güzelmiş.” Tanrı buyurdu. "Biz O'nu nur ala nurdan yarattık." Cibril merakla sual etti. “Ya Rab, başındaki nedir?” Tanrı buyurdu ki “Başındaki taç, tac-ı Devlettir ki bu Resulümüz Muhammed Mustafa’dır.” dedi. Cibril, belindekini sual eyledikte Hak, buyurdu ki, ya Cibril belindeki de Kemer olup, Hz. Fatıma’nın helali olan Ali'dir. Cibril sual etti: "Kulaklarındaki nedir?" Hak buyurdu. Hasan ve Hüseyin’dir ki bunlar cennetin efendileridir, diye buyruk verdi.

            Burada da görülüyor ki Hz. Muhammed-Ali-Hasan-Hüseyin'in varlığı Hz. Fatıma'da bütünleşmiştir. Kadın olarak cümlesini sinesinde toplamıştır, kendisi de nur ala nurdur. Bu halk anlatısındaki ifadeler Yaratılış destanının Alevi öğretisine uyarlanmış hali gibidir.

Kırklar, Alevî inancında en üst makamı oluşturan birlik olarak kabul edilmektedir. Kırklar arasında 17 kadının bulunduğu inancı Alevî anlayışına göre her olgunluk seviyesine gelenin cinsiyetine bakılmadan en üst makama kadar gelebildiğinin bir göstergesidir. Kırklarla ilgili yaygın inançlardan biri Fatma Ana’nın da onların içinde olduğudur. Yine cemdeki süpürgecinin okuduğu gülbankta “Biz üç bacıydık Kırklar meydanında süpürgeciydik.” diye bir bölüm de onların Kırkların içinde olduğunu göstermektedir. Bazı bölgelerde farklılıklar arz etmesine rağmen Alevilerin cem törenlerinde kadınların da görev aldığı görülmektedir.

 

 Bizi de halk eden Sübhan değil mi     

 Arslanın dişisi arslan değil mi           

Söyleyin makbul-u Rahman değil mi     

Ümmügülsüm, Zeynep, Leylamız vardır.

Mustafa Kemal Atatürk ; " Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemeiştir. Allah'ın emrettiği şeyi kadın ve erkek beraber olarak ilim ve küldür edinmeleridir. Kadın erkek, bu ilim ve kültürü aramak ve nerede olursa oraya gitmek ve onunla dolu olma zorundadır." buyuruyor.

Kuranda “Ey insanlar, biz sizi bir erkek ve bir kadından yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Allah yanında en üstün olanınız (günahlardan) en çok korunanınızdır.” İşte buna dayanarak İslam dini kadını da erkek gibi insan toplumunun kamil bir parçası bilmiş, her ikisini de eşit olarak bir bütünün iki parçası saymış ve erkekte olduğu gibi kadın için de düşünce ve amel özgürlüğü tanımıştır.

Selam olsun özgürlük yolunda mücadele gösteren kadınlara...

Selam olsun Hz. Haticetül Kübraya...

Selam olsun Hz. Fatıma anaya...

Selam olsun Zeynebe....

Selam olsun Kadıncık anaya

8 Mart dünya kadınlar günü kutlu olsun

 

ALEVİ İSLAM İNANÇ HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI

Ayrıntılı Bilgi İçin; Alevi İslam İnanç Hizmetleri Sayfasını Takip Ediniz  https://www.aleviislaminanchizmetleri.org/