Kabe, Âzeroğlu İbrahim’in binâsıdır. Gönül ise, Celîl ve Ekber olan Allâh’ın nazargâhıdır.”
(Hz. Mevlana)
“Kıblem Kabe’yi Beytullah” deriz. Yani “Yönüm Allah’ın evi Kabe’dir” denmek istenir. Ne demektir bu? Aleviler de kıble anlayışı nedir? Aleviler “Beytullah” yani Beyt’ten ne anlam çıkarmaktadırlar? Alevilik görüneni değil, görünenin ardındaki gerçeği arar. Aslında gerçek görünümün ardında yatar. Görünenin ardındakini görmeye / bulmaya da idrak gerekir. Zahir anlamdan çok batın anlamı esas alınıp aranır. “Kırma gönül Beytullahını yapan bulunmaz, bulunmaz” der aşık.
Neden yapılamıyor? R. İhsan Eliaçık’ın, “Bana Dinden Bahset” kitabından alıntılar yaparak açıklayalım. Hiç düşündünüz mü, kıble neden bir ev (Beyt) dir? Ev’e yöneliş, ev’e işaret neden? Kabe Adem ile Havva’nın da aynı zamanda evidir. İnsanlık tarihinde “Ev’e” yöneliş yaşamı, “Evcil” yaşamı başlatan ilk insanın evidir. Peki daha önceki yaşam nasıldı? Yabani yaşamdı. Kimi insan benzeri yaratılmışlar, dağlarda, mağaralarda yaşıyor, avlanıyor; gerektiğinde birbirinin etini yiyor, kanını içiyor, yeryüzünde fesat çıkarıyorlardı. Tıpkı bugün gibi masum kanı akıtılıyor vahşet kokuyordu. Ev ve aile mefhumu yoktu.
Kur-an “İnsanlık için dikilmiş ilk ev Mekke’deki Kâbe’dir.” der. Kendinden önce ev olmayan en eski ev derken bu kast edilir. Bunu açmak ve işlemek gerekiyor. Yeryüzünde eve dayalı yaşam bu ev ile başladı. Barbarlıktan uygarlığa geçişin adı oldu bu ev. Ev ile insanlık sıçramasının ilk hamlesi olduğunu, hayvanca yaşamdan insanca yaşama ilk olarak Ev’e dayalı düzen ile geçildiğini anlamaktayız.
Şu soruyu sormak lazım: “Eğer ev yaşamı olmasaydı ne olurdu?” Ormanlardaki hayvanlar gibi ailesiz, anne baba belirsiz bir yaşam… Erkek, kadın, çoluk, çocuk sokaklarda, ortalıkta… Evet! Bütün bu olumsuzluklardan insanı “Ev” koruyor. Demek oluyor ki insan hayatının en gereksinimi “Ev” dir. Yönüm “Beyt” (Ev) derken (Kıblem Kâbe’yi Beytullah) hiç meselenin bu yüzü düşünüldü mü? Derinlikten maksadımız da budur.
Ev’e yönelmek, ev’in kutsallığını, önemini kavramak, dokunulmazlığını görmek, oradaki yaşama saygılı olmak manasını taşımıyor mu? Ev’e dayalı yaşamı, evcil hayatı yüceltmek, onun etrafında dönüp kutsamak, etrafında durmak, ona sarılmak, ondan ayrılmamak demektir. Ev’e yöneliş (Kıbleye dönmek), yüzünü eve dönmek; evle temsil edilen aileye, medeni hayata dönmek, ev yaşamını benimsemek, evi, aileyi, anneyi, babayı, çocukları, komşuları değerli bilmek ve bunları yaşamak / yaşatmak demektir. Barbarlıktan, vahşilikten vazgeçmek…
Neden bir taş, put, tapınak değil de ev? O evi kendine ev olarak yapıyor. Kutsuyor, kutsallaştırıyor… Oysa orada ne Allah, ne de melekler hiçbir şey yok, içi bomboş; dört duvardan ibaret kuru bir ev. Allah, “lâ mekân”dır. Evi olan, mekanı olanın adı Allah olur mu (haşa) hiç? Yüzünü nereye dönersen orada, insanın gönlünde. Nerede ararsan, nerede yaşar ve yaşatırsan oradadır Allah!… O zaman şunu anlamak gerekiyor: Ben ev hayatında; aile sıcaklığında, baba merhametinde, anne şefkatinde, çocuk sevgisinde, kardeşlikte, komşulukta, evler arası medeni ilişkilerde; iyilikte, güzellikte, doğrulukta, ikrarda, vefada, sadakatte, emanette, güvende, sevgide, dostlukta, ahlakta ve merhametteyim. Yani, bu değerlerin yaşadığı yerdeyim… Onun için orası benim mekânım, ev’im! Ve Ev halkımdır. Böylesi bir hayatı evinde yücelten beni de yüceltmiş olacaktır! O değerlerle yücelen insan, temsil ettiği değerlerin de tümünü yüceltir, kutlu kılar.
Evsiz, barksız, ahlaksız yaşam kimin yaşamıdır? (Sokaklardaki yoksul evsizleri kesinlikle tenzih ederiz. Niceleri ahlaklı, onurlu, izzetli yaşamı tercih ederek sokağa düşmüştür.) Ev’in, insan haklarının, ahlakın olmadığı yere ne denir?
Ev’e (Beyte) yöneliş aynı zamanda yaşama bu değerleri katmak ve ailenin kutsallığını yaşamak demektir. Bütün yol ulularımız neden “Hac” derken Ev’i yani Allah’ın yaptığı evi (gönlü) işaret etmişlerdir? Gönüldeki Beyt’i yapmayı, onarmayı, kırmamayı öne çıkarmışlardır? Gönül de bir ev değil midir?
Dil bina-yı kibriyadır
Yıkma gönlün-ü kimsenin
Mülk-ü Hak, daru’l bekadır
Yıkma gönlün-ü kimsenin
Hak Rasulullah buyurmuş
Arş-ı rahmettir gönül
Belki Sidretü’l-Münteha‘dır
Yıkma gönlün-ü kimsenin
Müminin kalbine Allah için
İzzetle mihnetle hürmet et
“Gabe kavseyni ev edna”dır
Yıkma gönlün-ü kimsenin
Kalb-i mümin beyt-i Hak’tır
Hacc-ı ekber ondadır
Cilvegâh-ı Ehli enbiyadır
Yıkma gönlün-ü kimsenin
Ey Nesimi kenz-i vahdet
Hanesidir sende ki, bu gönül
Secdegâh-ı Mustafa’ Ali’dir,
Yıkma gönlün-ü kimsenin.
(Seyyid Nesimi)
Konu Ev (Beyt) den açıldı ve gönül evine gelindi. Gönül de bir evdir. Orada neler saklıdır, ne gizler vardır. Orayı sadece yüce yaradan ve bir de sahibi bilir. Evlerin kutsallığı da buradadır. Yıkılmaması gerekir. Mevlana Hazretleri: “Kabe, Âzeroğlu İbrahim’in binâsıdır. Gönül ise, Celîl ve Ekber olan Allâh’ın nazargâhıdır. Eğer sende basîret varsa, gönül Kâbe’sini tavaf et!.. Taş ve topraktan yapılmış sandığın Kâbe’nin asıl mânâsı gönüldür. Şunu iyi bil ki, sen Allâh’ın nazargâhı olan bir gönlü incitir, kırarsan, Kâbe’ye yaya olarak da gitsen, kazandığın sevâp, gönül kırmanın günâhını dengeleyemez. Sen varını, yoğunu, malını, mülkünü ver de bir gönül yap! (Böyle bir gönülle haccet!) Kazandığın o gönül, mezarda, o kapkara gecede sana ışık versin. Allâh’ın huzûruna altın dolu binlerce keseler götürsen, Cenâb-ı Hak: «Bize bir şey getirmek istiyorsan, kazanılmış bir gönül getir! Çünkü altın, gümüş bizim için bir şey değildir. Eğer bizi ve rızâmızı istiyorsan, bunun ancak bir gönül kazanmaya bağlı olduğunu unutma!..»” buyurur. Yüce Pir Hünkar Hacı Bektaş Veli de:
Hararet nardadır sacda değildir,
Keramet baştadır tac’da değildir.
Her ne arar isen, kendinde ara,
Kudus’ta mekke’de hac’da değildir
Sakin ol kimsenin gönlünü yıkma,
Gerçek erenlerin izinden çıkma.
Eğer adam isen ölmezsin korkma.
Aşığı kurt yemez uc’da değildir.
diye buyurmuş ve gerçeğin altını çizmiştir. “İnsan nefsi bir evdir. Ona eğer Tanrı yerleşmezse şeytan yerleşir” der Hermes. Alevilikte kıble insandır. İnsanı yüceltmiş, Hakk’ı orada aramıştır. İnsanın yüceliğinin korunması için de ev (Beyt) lazımdır. Bizlere düşen görev hem hanemizi ve hem de gerçek “beyt” olan gönlümüzü yüce değerlerle bezeyip, izlerini takip ettiğimiz yüce Ehl-i Beyt’i hanedanın tertemiz kılınan hanelerinin temizliğine erişmek olmalıdır. Çünkü bütün üstün değerler oradadır.
Yüce Rabbim biz cümle inanmış olan kullarına Hakk’ın mihman olduğu O güzel gönülleri nasip edip Ehl-i Beyt’i hanedanını bu güzel gönüllere misafir edip, Hakk’ın daimi nazargahı eylesin inşallah...