Zâkir, arapça bir kelimedir. ‘’Z-K-R’’ kökünden türemiştir. ‘’andı, hatırladı, zikretti’’ gibi anlamları vardır.
Kuran’ ı Kerim’ in bir çok ayetinde ‘’Z-K-R’’ kökünden türemiş ifadeler vardır.
Fezkuruni: Öyleyse beni anın (Bakara 152)
Zikran: bir anışla anın (Ahzab 41)
(E)zkuru: hatırlayın, anımsayın (Bakara 122)
Zakir, Hakkı hatırlayan, anan ve hatırlatandır. Aşk ehlidir. Çünkü aşk ehli olunca mayalar. Hakk olanı zihinlere, deyişlerle/nefeslerle ilahi mesajı nakşedendir. Hakkı hatırlatma işlemi zihinsel bir işlemdir. Maalesef günümüzde sadece ağızla yapıldığı için insanın hâline yansımasında tereddüt oluşuyor.
Zâkirin zikri saz ile
Kuran okur avaz ile
Mümin müslim niyaz ile
Zâkir sana haber olsun
Zâkir cem ibadetlerinde dededen/pirden sonra en önemli hizmet ehlidir. Çünkü pirden sonra nefes söyleyerek söz alan kişidir. Sazı ve sesi ile irşad edici bir makamdır. Eskiden cemlerde dede hem dua verir hem de zâkirlik yapardı. Her dede deyişleri ezbere bilirdi. Gittiği yerde cemi tek başına yürütebilirdi.
Tarikat babında 12 hizmet
Farkedip bunları bilmeli imiş
Birinci mürşiddir mümine hizmet
İkincisi rehber olmalı imiş
Üçüncü ‘’zâkir’’ ola zikrede
Söyledikçe Hak kelamı vird ede
Ehli irfan sohbetini sır ede
Bir zaman bu hizmete ermeli imiş.
Kuran-ı Kerim ‘’Allah’ ı, atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan daha kuvvetli anın/anmayı sürdürün’’ buyurmuştur. Bundan dolayı inancımızda Hakkı zikretmek/hatırında daima tutmak çok önemlidir. Sadece cem ibadetlerinde değil, hayatın her alanında Yüce Allah’ ın varlığı birliği anılmalıdır. İnsanın kendisinin yaradıcısına olan şükrünü ve ‘’hamd’’ etmesini dilinden, kalbinden kesmemelidir. Bu bakımdan her insan kendi içinde bir zakirdir. Her insan kendisinin zâkiri olmalıdır. Kendisine daima Hakkı hatırlatmalıdır. Yaptığı işlerde Hakkın razılığını gözetmelidir.
Zikretmek, günümüzde makineleşmek demek değildir. Zikirmatiklerle yapılan tekrarlar zikir etmek anlamına gelmez. Aklında, gönlünde, vicdanında hissetmek; kendini bilip gittiğin yolu bilmektir. Kişinin erdemi aklında, gönlünde ve vicdanında beslediği değerlerden gelir. Gittiği o dosdoğru yoldan gelir. Nedir o yol? ‘’ihdinas sıratel mustakim’’ dir.
Kuran’ da kendisini zikir olarak niteler. Kuran’ ın bir adı da ‘’zikir’’dir. Çünkü Kuran’ da ilahi mesajı hatırlatandır.
Ahzab 41: ‘’Ey iman edenler! Allah’ ı çokça anın/zikredin’’ buyurmuştur.
Bundan dolayı sadece cemlerde değil, hayatın her alanında insan önce kendisinin zâkiri olmalıdır. Çünkü kendisinin zakiri olamayan, zikir ehli olamaz.
Cemdeki zâkir de zikir ehli olmalıdır. Yoksa sadece görsel bir icracı durumuna düşer. Üretemez, mayalayamaz ve gerçeği de göremez. Dili bülbül olanın gönlü de bülbül olmalıdır. Nasıl ki yalan ile iman bir yerde olmazsa; zikir ehli için de hak sözü söyleyen kimse hayatın her alanında dedikodu, gıybet, yalan, küfür söyleyemez.
İmam Cafer Sadık buyruğuna göre zâkirlik ‘’Cebrail’’ melekten kalmıştır. Zâkirlik hizmetinin piri ‘’Cebrail’’ dir. Gelenekte Bilal Habeş ya da Davut peygamber diyenler olsa da hepsi hakikatte hizmet etmişlerdir. Lâkin Cebrail hepsinden evveldir. Adem’ e vahiy yoluyla Hakkı söyleyen O’ dur.
Kimler Zâkir Olur ve Nasıl Zâkir Olunur?
- Hiçbir çıkar beklemeksizin halka hakkı hatırlatan cem hizmetlerinde bulunan kişi zakir olabilir.
- Zâkir, bir pirin ya da bir üstadın eline pişmesi, eğitim alması gerekmektedir.
- Zâkir, deyişleri, duaz-ı imamları, tevhidleri ilahi bir mesaj olarak görmelidir. Asla bu deyişleri içki masalarına meze etmemelidir.
- Ağzında küfür ile; eline diline beline sahip olamayan kişiler zâkir olamazlar.
- Zakir sadece cemde değil, hayatın her alanında zâkirlik bilincini aklında çıkarmamalıdır. Bu anlamda hem kendisinin hem de cem halkasının hizmet ehli kişisidir.
- Zakirler deyişleri ezbere bilmelidirler. Kağıt ile dosya ile zakirlik yapan kişi, zakir olamaz ama iyi bir icracı olabilir. Yani zâkirlikleri bir kağıda bağlı olmamalıdır.
- Söyledikleri nefeslerin, deyişlerin anlamlarını bilmelidirler. En azından Türk dili ve edebiyatına, Alevi geleneğinin nefeslerinin sözcük ve terimsel anlamda temel düzeyde vakıf olmalıdırlar.
- Duaz İmam, taçlama (övgü), yakarı (rica), tevhid gibi manaların sırrına ermelidir. Ne zaman söyleneceği konularına tamamen vakıf olmalıdır.
Maalesef bazen cemlerimizde söylenen deyişleri dahi yanlış tercüme ediyoruz. Örneğin: ‘’Anda âhiri Cebrail’’ denilmesi gerekirken ‘’Anda ahırı Cebrail’’ deniliyor.
Âhir: sonunda, en sonunda, sonuncu, en sonra, son, sonsuz…
Ahır: hayvan damı
Görüldüğü gibi sadece bir örnek ile bir telaffuzun ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Bunun gibi maalesef onlarca örnek var.
‘’Aşk olan bağlar bahre / Bahr içre girer şehre’’ olması gerekirken;
‘’Aşk olan bağlar bahre / Kelp içre girer şehre’’ deniliyor. Ve hiç olmadık bir anlam ortaya çıkıyor. Bunun nedeni ise eğitimsizlik ve gerçek pirlerin uyarıcı ve pişirici etkinlikleri altında bulunmamaktır.
Son sözlerimizi 10. Yy’ da Divan-ı Hikmet kitabında yazan Koca Ahmet Yesevi’ nin sözleri ile tamamlayalım:
Hakk Teala nur saldı canım tutuştu
Gelin yığılın zâkir kullar zikir söyleyelim
Seher vaktinde Pir-i kamil bakıp sordu
Gelin yığılın zâkir kullar zikir söyleyelim
Zâkir olsa, şükredici olsa yeri cennet
Kanlar aksa gözlerinden eylemez minnet
Ümmet olsan zikrini söylemek size sünnet
Gelin yığılın zâkir kullar zikir söyleyelim
Zâkirlere Allah özü vaad eyledi
"Fezküruni ezkürkum" diye ayet geldi
Firdevs adlı cennetinden mazhar geldi
Gelin yığılın zâkir kullar zikir söyleyelim
Zâkirleri her nefesde zikrini söyler
Tevbe eyleyip eğri yoldan doğruya döner
Zikrini söylese yavaş yavaş şevki artar
Gelin yığılın zâkir kullar zikir söyleyelim
Zâkirleri zikrini deyip feryad eder
Gözyaşını sarı yüze süs eyler
Kırlarda gezip özünü mecnun eyler
Gelin yığılın zâkir kullar zikir söyleyelim
Kaynak: Hünkar UĞURLU (Dede)
ALEVİ İSLAM İNANÇ HİZMETLERİ BAŞKANLIĞI
Ayrıntılı Bilgi İçin; Alevi İslam İnanç Hizmetleri Sayfasını Takip Ediniz https://www.aleviislaminanchizmetleri.org/