İzzettin Doğan: İç ve dış politikadaki gelişmeler anayasa sürecini etkilememeli

Cem Vakfı Onursal Genel Başkanı Prof. Dr. İzzetin Doğan, Türkiye’nin iç ve dış politikada yaşadığı gelişmelerin yeni anayasa sürecini etkilememesi gerektiği söyledi. Yeni anayasanın laiklik ve demokrasi temeli üzerinde ele alınması gerektiğine…

Cem Vakfı Genel Başkanı Prof. Dr. İzzetin Doğan, Türkiye’nin iç ve dış politikada yaşadığı gelişmelerin yeni anayasa sürecini etkilememesi gerektiği söyledi. Yeni anayasanın laiklik ve demokrasi temeli üzerinde ele alınması gerektiğine işaret eden Doğan, mevcut haliyle Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yapısının laiklik ilkesine uygun olmadığını savundu. Doğan, Türkiye’nin bu yapıyla laik değil, Sünni bir devlet görünümünde olduğunu ifade etti. 
Alevi Vakıfları Federasyonu (AVF) öncülüğünde yürütülen “Türkiye’de İnanç Gruplarını Ortak Sorunları” adlı çalışma düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna tanıtıldı. Toplantıya Cem Vakfı Genel Başkanı ve AVF Onursal Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan’ın yanı sıra; Sabancı Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Tosun Terzioğlu, AVF Genel Başkanı Doğan Bermek, Süryani Katolik Kilisesi Patrik Vekili Yusuf Sağ, Protestan Kiliseler Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Ertan Çelik, Türkiye Musevi Cemaati temsilcisi Yusuf Altıntaş, Türkiye Caferileri Derneği Başkanı Sinan Kılıç ve davetliler katıldı. 
Toplantıda konuşan İzzetin Doğan, yeni anayasa ve bir takım hakları yeniden düzenlemek çalışmasına Alevi dernekleri olarak katkı vermek için böyle bir çalışma gerçekleştirdiklerini aktardı. Yeni anayasa yapılma sürecinde sivil toplum kuruluşlarının inisiyatif almasının önemine değinen Doğan, STK’ların inisiyatif almasının anayasa sürecinde siyasetçilerin belirleyecekleri ölçüleri yerine halkın gerçek arzu ve isteklerinin yer almasını sağlayacağını söyledi. 
Yeni anayasa ile ilgili hazırlanacak taslağın bu günkü mevcut durumdan daha iyi olacağından şüphesinin olmadığını dile getiren Doğan, Diyanet İşleri Başkanlığı’na bütçeden her yıl yaklaşık 8 milyar lira kaynak ayrıldığını söyledi. İzzettin Doğan, Türkiye’nin son dönemde iç ve dış politikada yaşadığı gelişmelerin yeni anayasa çalışmalarını etkilememesi gerektiğini aktardı. Doğan, “Türkiye’de gerek içi siyasette, gerek uluslar arası politikadaki gelişmeler ve Türkiye’nin yavaş yavaş kaotik zemine sürüklenmesi, komşularla sıfır politikasından bütün komşularla ihtilaflı politikaya doğru Türkiye’nin sürüklenmekte olması anayasa tasarısının rafa kaldırılmasa bile öngörülenden daha uzun sürelere ötelenmesi ihtimalini beraberinde taşımaktadır. Bunun için bunun savsaklanmaması anayasa tasarısının bir an önce tüm sivil toplum kuruluşları ile istişare edilmek suretiyle yapılması ve akademisyenlerle eleştirildikten sonra tasarı haline dönüştürülmesine bizler sahip çıkmazsak hükumetler siyasi durumunu müsait olmadığını söyleyerek erteleyebilirler.” diye konuştu. 
Kendisi de dahil bu ülkede yaşayanların yıllarca hep bu tür gerekçelerle karşı karşıya kaldığını belirten Doğan, 20 yıl önce dönemin başbakanının kendisine, “Acele etmeyelim! yoksa tüm Sünni oyları kaybederiz.” dediğini hatırlattı. Doğan, bunun tecrübesini yaşamış bir kişi olarak buna fırsat vermemenin gerektiğini dile getirdi. 

'TÜRKİYE LAİK DEĞİL SÜNNİ BİR DEVLETTİR'
Yeni anayasada din ve vicdan özgürlüğünün laiklik ve demokrasi ayaklarına oturtulması gerektiğini söyleyen Doğan,Türkiye’nin şu anda kağıt üzerinde laik bir devlet gibi gözükse de aslında uluslararası hukuk anlamında bakıldığında daha çok Sünni İslam devleti olduğunu savundu. İzzettin Doğan şöyle konuştu: “Türkiye kağıt üzerinde laik bir anayasa ile yürütülüyormuş gibi görünse de herkesten toplanan vergilerin 6 milyarının doğrudan devlet bütçesinden bugün yalnız Sünni İslam yorumuna aktarılmakta ve ne Alevilere, Mevlevilere, Hristiyanlara, Yahudilere tek kuruş dahi tahsis edilmemektedir. Böyle bir laiklik uygulamasın dünyanın hiçbir yerinde yoktur olamazda." 
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 117 bin cami aracılığıyla Sünni İslam yorumunu insanlara anlatmakla görevli bir kurum olduğunu anlatan Doğan, “Herkesten topladığınız vergilerin 8 katrilyona yakınını sadece Sünni İslam’a veriyorsanız Alevilere, 25-30 milyon insana, Musevilere, Hristiyanlara ya da diğer din mensuplarına vermiyorsanız nasıl laik bir devlet olur? O zaman bilimsel açıdan baktığınızda bu devletin vasfı Sünni bir devlettir.” ifadelerini kullandı.