Toplantı, Cem Vakfı Genel Başkanı Erdoğan Döner’in açılış konuşması, toplantının amacı ve gündem ile ilgili konuşmasıyla başladı. Sonrasında; Onursal Başkan Prof. Dr. İzzettin Doğan’ın mesajı Dilek Karagöz tarafından okundu. Cem Vakfı Genel Müdürü Hıdır Akbayır’ın toplantıya yoğun katılım için İnanç Önderleri’ne teşekkür konuşması ve yaşanan süreç ile izlenecek yol haritası hakkında bilgi verdi.
Alevi İnanç Hizmetleri Başkanı Eşref Doğan Dede’nin yönettiği Divan’da; Toplantıya katılan İnanç Önderleri, Eşit sürelerle söz alarak görüş ve önerilerin yanında yaşanan sorunları ve bunlara yönelik çözümleri de dile getirdiler. İnanç Önderleri Temsilcileri Meclisi’ne, Ocak temsilcilerinden adaylar tespit edildi.
Kapanış Konuşması için kürsüye çıkan Genel Başkan Erdoğan Döner, birlik ve beraberlik için çalışmaya devam edeceklerini, Alevilerin hakları için mücadele edeceklerini belirtti. Yapılan çalışmanın, öneri ve görüşlerin, yol gösterici olacağını ve diğer toplantı ve çalışmalara ışık tutacağını belirtti.
Toplantıya katılan bütün İnanç Önderleri’ne teşekkür ederek konuşmasını sonlandırdı.
12 Şubat 2017
CEM VAKFI İSTANBUL BÖLGESİ İNANÇ ÖNDERLERİ TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ
12.02.2017 tarihinde yaklaşık 400 inanç önderi ve kurum temsilcisinin katılımıyla Taksim’de gerçekleştirilen, Divan Başkanlığını Eşref Doğan’ın yürüttüğü bölge toplantısı sonuç bildirgesidir.
Toplantının Amacı;
İç hukuk yollarının sonuçsuz kalması sebebi ile AİHM’nde açılan ve kazanılan davaların neticesi olarak;
- Din ve vicdan hürriyetini tesis edebilmek maksadı ile yasal, kamusal ve sosyal bağlamda hangi çalışmaların yapılabileceğini tespit etmektir.
- Bu tespitleri hayata geçirmek üzere, bölgesel toplantılarla “İnanç Önderleri Temsilciler Meclisi” seçimi gerçekleştirilmiştir. Bu meclisi yine inanç önderlerimiz, temsil kabiliyetine sahip kemâlet sahibi önderlerimiz tarafından seçilmiştir.
- Meclis oluşturulurken bölgelerdeki ocakların kendilerinin önerdiği temsilcileri ile bu yapıda yer almaları ve eşit temsil hakkı sağlanması amaçlanmıştır.
- Taleplerimizin ve AİHM kazanımlarının takipçisi bu meclis olacaktır.
Bireylerin inancını devlet tayin edemez; devletin görevi inançlar arası ayrım yapmadan, inancın gerektirdiği hizmetleri vatandaşlarına sunmaktır.
Temsilciler Meclisi, yapacağı müzakerelerde AİHM’de sonuçlanmış ve kazanmış olduğumuz davalara istinaden;
- Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde tarafımızca olmazsa olmaz kabul edilen bilgilerin kendi yorumlarımızla ifade edilmesi, bununla beraber çıkarılmasını veya düzenlenmesini talep ettiğimiz bilgilerin uygulanması,
- Cemevlerinin Alevilerin ibadethanesi kabul edilerek yasalar nezdinde ibadethanelere tanınan haklardan yararlanabilmesi,
- İnanç Önderlerimizin kamu hizmeti yaptıkları kabul edilerek özlük haklarının sağlanması,
- Devletin genel bütçesinden pay ayrılarak Alevi inancına yönelik hizmetler için harcanması,
- Eğitim eşitliğini sağlayabilmek, inanç hizmetlerini gerçekleştirebilmek adına kendi inanç önderlerini yetiştirebilecek okullar ve eğitim kurumları açılması,
konuları üzerine nihai kabul ve onaylama kurumu olarak yer alacaktır.
Temsilciler Meclisi’nin yukarıda yer alan taleplerinin yasal kaynağı AİHM kararlarıdır.
- Devlet Alevi İnancına ve Alevilere ayrımcılık yapmaktadır.
- Alevi İnanç Önderlerinin hizmetleri kamu hizmeti olarak kabul edilmelidir.
- Alevilere genel bütçeden pay ayrılmalıdır.
- Cemevleri Alevilerin ibadethaneleridir.
- Alevilerin içinde farklı görüşlerin olması mümkündür. Bu farklılık devletin Alevilere karşı sorumluluklarını yerine getirmesine engel değildir.
- Alevi inancına ve inancın işleyişine dair tüm kararları Alevi İnanç Önderleri verir.
Yukarıda belirtilen sonuçlar dâhilinde toplantıya dair bu sonuç bildirgesi oluşturulup ilgili makamlara iletilecektir.
EK-1: CEM VAKFI Onursal Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan’ın Temsilciler Meclisi’ne mesajı şu şekildedir:
“Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın açıkça ayrımcılığı reddettiği, kanunlar önünde eşitliğin mutlak bir biçimde kabul edildiği, inanç ve ibadet özgürlüğünün ırkı, rengi, cinsi ne olursa olsun herkese tanındığı bir uygar ülkede siyasetçilerin ve iktidar sahiplerinin, insanı insan yapan temel değerler açısından yurttaşları farklı muameleye tabi tutmanın artık son bulması gerektiğini görmeliydiler. 21 yıl aralıksız devam eden bir mücadeleyle hukuka dayalı bir tezi sonunda tüm uluslararası vicdanın sesini yansıtan, uluslararası yüce bir mahkemenin hükmü ile taçlandırdık. Bu karar, insanlığın tümü için, hukukun hala egemen olabileceği umudunun yaşayabileceğini gösteriyor.”